T.C. Mİllî Eğİtİm BakanlIğI
SİVAS / MERKEZ - Süleyman Sami Kepenek İlkokulu

Barış Manço’yu Tanıyoruz

Okul Öncesi Eğitim Birimi öğrencilerimize Barış Manço’yu tanıtmak için çeşitli etkinlikler ve pano düzenlemeleri yaptık.

Sivas Valiliği himayelerinde ve Sivas Millî Eğitim Müdürlüğü’nün koordinatörlüğünde yürütülen HEDEF Projesi kapsamında planladığımız çalışmalar devam ediyor. Okul Öncesi Eğitim Birimi öğrencilerimize Barış Manço’yu tanıtmak için çeşitli etkinlikler ve pano düzenlemeleri yaptık. Sınıfımızın fonuna Barış Manço şarkılarını aldık ve etkinliklerimizi yaparken sürekli o şarkıları dinledik. Barış Manço’yu görsellerle birlikte çocuklarımıza anlattık. Sunum yaparken geçmişe gittik, bugüne geldik; hüzünlendik, neşelendik. Videolardan kısa bölümler seçtik ve “Adam Olacak Çocuk” sahnelerini izledik keyifle. Yıllar önce çocukların elinden tutan, onlara değer vererek sahneye alan ve sohbetle yüreklerinde yer edinen bir Barış Abimiz vardı. Şimdiki çocuklar da Barış Abilerini çok sevdiler. “Sevgimizi pekiştirelim” diye sınıfımızda çeşitli çalışmalar yaptık. Barış Manço’nun resmini çizdik, kuklasını yaptık, videolarını seyrettik, şarkılarıyla düşündük, hüzünlendik, pano düzenlemesi yaptık ve bol bol sohbet ettik. O kadar çok anlatmışız ki, eve gittiğinde onun şarkılarını dinleyen çocuklarımız bile olmuş. Seven sevdiğini inci taneleriyle hatırlar bazen. Çocukluk anıları değerlidir. Bizim çocukluğumuz Barış Manço ile iç içeydi. Televizyon programlarını, şarkılarını, sıra dışı ve aynı zamanda samimi hâlini çok severdik. Barış Manço farklı bir insan olmanın güzelliğiyle, 7’den 77’ye hepimize seslendi. Çocukların Barış Abisi, büyüklerin kardeşi, dedelerin ninelerin evladı oldu. Anadolu’yu yüreğine alıp dünyaya açılan, dünyayı dolaşıp Anadolu’yu unutmayan Barış Manço’yu hep hatırlıyoruz. Vefatının üzerinden yıllar geçse de şarkıları çocuklar tarafından hâlâ çok seviliyor. Yetişkinler şarkılarını daha bir anlayarak ve yürekten dinliyorlar. Sözlerdeki manaya dalıp, müziğin güzelliğine kapılıyorlar. Biz Barış’ı iyi bildik, iyi ki bildik. Yüreklendirdiği şarkılardan seçtiğimiz bazı bölümleri paylaşmak istiyoruz:

“Bir dilim ekmeği bölüşürüm seninle/ Suyu aynı tastan yudumlarım seninle/ Eğer kalbin kırıksa dost yüzünden/ Bir selam sana gönül dağlarından” derken, bizi nasıl da alır yanına, yanı başına.

“Saçlarıma düştü aklar hüzünlendi akşamlar/ Ömrümün sonbaharında/ Hep yüzüme kapandı dost bildiğim kapılar/ Ömrümün sonbaharında” derken, öylece hüzünlendirir bizi.

“Yaz dostum yoksul görsen besle kaymak bal ile/ Yaz dostum garipleri giydir ipek şal ile/ Yaz dostum öksüz görsen sar kanadın kolunu/ Yaz dostum kimse göçmez bu dünyadan mal ile” derken, öğüdü alacak engin yüreklere seslenir.

“Mahalleli kahvede muhabbet peşindeyken/ Leylekler lak lak edip peynir gemisi yüklerken/ Kul Ahmet erken yatar sabaha ya kısmet derdi/ Kimseler anlamazdı ya kısmet ne demekti” derken, ne de güzel dile getirir; hayrın, bereketin, emeğin, az söyleyip çok çalışmanın değerini.

“Uzun kulaklarını son bir kez salla/ Tüm eski dostlarımdan bir haber yolla/ Ayrılık geldi başa katlanmak gerek/ Seni çok çok özledim arkadaşım eşek” derken, yüreğine âlemin sevgisini sığdırabilen geniş gönüllü bir insanı tebessümle seyrettirir bize.

“Bugün bayram/ Erken kalkın çocuklar/ Giyelim en güzel giysileri/ Elimizde taze kır çiçekleri/ Üzmeyelim bugün annemizi” derken, kim bilir kaç bayramı bu şarkı ile karşıladığımızı özlemle hatırlatır cümlemize.

“Tuz ekmek hakkı bilene/ Sofra kurmasan da olur/ Ilık bir tas çorba yeter/ Rızkım buymuş der içerim” derken, kanaatin zenginliğini sunar hepimize.

“Eski konak yıllar önce yandı gitti/ Ekmek karneli zor günler çoktan bitti/ Abdi bey Hakkı beyler rahmetli oldu/ Bir tek bu fincan kaldı yüzyıllık sevdalardan/ Bir gün senin olacak birikmiş anılarıyla/ Düşüp kırılsa bile topla tamir et oğlum/ Kahve yaşın gelecek bu fincanı iyi sakla” derken, ahde vefayı; canlıya cansıza hürmeti yaşayarak öğretir.

“İnsanoğlu haddin bilir kem söz söylemez iken/ Elalemin namusuna yan gözle bakmaz iken/ Bir sofra kurulmuş ki Halil İbrahim adına/ Ortada bir tencere boş mu dolu mu bilen yok” derken, ağızdan çıkan söze ne kadar dikkat edilmesi gerektiğini hatırlatır; sesi çok çıkan kem sözlülere.

“Sapa kulpa kapağa itibar etme dostum/ İçi boş tencerenin bu sofrada yeri yok/ Para pula ihtişama aldanıp kanma dostum/ İçi boş insanların bu dünyada yeri yok” derken, niteliğin değerini daha iyi anlatır, kendi dilinden.

“Kardeşlik ve eşitlik üzerine uzun uzun nutuklar çekip/ Niye senin derin benden koyu diye soran çok/ Kaşının altında gözün var diye silahlanıp ölüme koşarken/ Kalan dul ve yetim ne yer ne içer diye soran yok” derken, adının hakkını veren bir “Barış” seslenişi duyulur en derinden.

“Derdimi kimlere söyleyeyim/ Ben garip Barış'ım neyleyim/ Anadan babadan yuvadan uzakta/ Yine yol göründü gurbete” derken, içindeki gurbetle yürüyenlere yaren olur Barış.

“Çoktan uçmuş güvercin/ Tahta masam devrilmiş/ Can dostum çomar uykuda/ Tatlı komşu Ayşe teyze/ Emekli Salih öğretmen/ Hepinize, hepinize elveda/ Dostlar elveda/ Gözlerim, kurşun gibi/ Ağır ağır kapandı bu gece/ Elveda...” dedi bir zaman. Ve bu dünyadan bir Barış geçti…

08-02-202408-02-202408-02-202408-02-202408-02-202408-02-202408-02-202410-02-202410-02-202410-02-2024

Paylaş Facebook  Paylaş twitter  Paylaş google  Paylaş linkedin
Yayın: 08.02.2024 - Güncelleme: 10.02.2024 18:52 - Görüntülenme: 161
  Beğen | 22  kişi beğendi